“Bezgin” çok özel bir dönemin ürünü.
70’li yıllar boyunca ilk gençlik heyecanlarını ve ülkenin en parlak yldızı olmanın coşkusunu yaşadıktan sonra…
Ve o zamanların çocuksu duygulanımlarıyla “aşk” zannettiğim uzun süreli bir beraberliğin bitişi ertesinde, 1979 senesinde askere gittim.
Aynı süreçte Türkiye’de -kötü sonuçları son on yıldır netleşen- büyük bir dönüşüm başladı. 12 Eylül darbesi olmuş, hemen ardından gelen alaturka liberalizmle ülkenin tüm içsel ve insani değerleri birer birer tüketilmeye başlamıştı.
Koyu bir anlamsızlık içine düşmüştüm…
“Bezgin” ikisi hariç, askerde yazdığım bestelerden oluşmaktadır.
“Olanlar Olmuş”u askerlik bitişi, Erzincan’dan dönerken Bursa’nın üzerindeki sisleri görünce aracımı yolun kenarına çekerek yazmıştım. Albümde yer alan bir diğer şarkı “Ben Değilim”i ise, aynı günün gecesi Bursa’da çocukluk ve ilk gençlik anılarımın saklandığı çatı katında eski resimlere bakarken bestelemiştim.
Yıldızlığı kendi isteğimle terkedip “sanatçı” olabilmeye karar verdiğim günlerin yaratımı olan “Bezgin” albümü, bu anlamda bir milat özelliği barındırmaktadır.
Yalnızlığa ve yabancılaşmaya doğru çekilip iç uzaylarımdan kainata açılmanın…
Gerçeğe dönüşen bir düşsel yolculuğun güzellikleriyle buluşmanın hazırlığında içine girilmiş karanlık bir koza…
Özellikle “Olanlar Olmuş” “Bezgin” albümünün hemen arkasından “Pencere” albümüyle başlayan, senfonik rock açılımlı “ışık ve sevgi” anlatımlarının ilk habercisidir.
Albümün yapılışı teknik anlamda bir müzikal tez içerir.
Sanal değerlerle, amerikan-arap kırması bir yaşantıya yönelen toplumun yapısı en fazla popüler müziğe yansımaktaydı… Piyanist – şantör denilen bir kavram giderek daha da seviyesiz biçimde kebapçılara, çorbacılara kadar girmiş… Pek çok popüler müzik yorumcusu arabesk müziğe yönelmişti.
O dönemlerde “Çağdaş Türk Müziği” olarak nitelenebilecek bir müzikal yapı kurguladım.
Daha nitelikli bir karışımla yöresel ve evrensel oluşumlar harmanlanabilir, bu yapıyla yüksek bir müzikalite oluşturulabilirdi.
Düşüncelerimi yetkinlikle algılayarak, bestelerimin çalgılamalarını gerçekleştiren aranjör Memet Duru’nun “Bezgin” albümünün gerçekleşmesindeki katkısı çok önemlidir.
Kapak fotograflarından başlayan anlatımların ruhuna tüm müzisyenlerin de girmesiyle, sanat hayatımın bu ayrıksı albümü oluştu.
Bezgin’de yer alan şarkılar, insana, sevgiye, ışığa, aşka dair bütün ümitlerin tükenmiş göründüğü, çok eski karanlık çaresizlik günlerinin çığlıkları olarak da algılanabilir…
Ama, bu albümün hemen ardından başlayan müzikal yolculuma baktığımda, bir başka şarkımın dizeleri Bezgin’i özetler gibi; “Herşey bitti dediğin anda, bir gül kök salar damarlarında”
Işık ve sevgiyle…
İlhan İREM
“Bezgin” Albümünün 30. Yılı programı için gönderilen mesaj
NTV / “Gece-Gündüz” Yekta Kopan (2011)
Comments